Ülker Abla – Seray Şahiner

İtiraf edeyim daha önce hiçbir kitabını okumamıştım Seray Şahiner’in. Bir arkadaşımın doğum günümde hediye etmesi ile tanıştım bu yazarla. Sonra araştırdım, Seray Şahiner’in, sınıf meselesini temel alan ve merkezinde kadınların olduğu, mizahi bir üslupla yazılmış eserler verdiğini öğrendim (Vikpedi). Birçok eseri tiyatroya uyarlanarak sahnelenmiş; kimileri Fransızca, İtalyanca, Arapça, Malayalamca’ya çevrilmiş. Geç tanışmışım kendisi ile. Merhaba Seray Şahiner.

Kitabı okumam biraz zaman aldı çünkü elimde başka bir kitap vardı. Her neyse sonunda okudum. Aslında çok kolay okunan, karşısındakine anlatır gibi (ben de yazılarımı hep bu şekilde yazmaya çalıştığım için biraz kendi tarzıma yakın hissettim) vaktiniz varsa neredeyse 1 günde bitirilecek bir roman. Bu romanı okuduğumda, kendi yazdığım ancak hiç basılma şansı bulamayan bir romanım ile çok büyük bir benzerlik olduğunu, Türk yazarlarının ( affınıza sığınarak kendimi de bu sınıfa soktum, ne de olsa 4 roman yazmışlığım var) , kahramanlarını çaresizlik içine soktuğunda onları oradan çıkarmak için hem gerçekçi hem de inandırıcı olabilecek çözümleri aynı bakış açısı ile yarattığını da fark ettim.

Ülker karakteri, aslında sosyo ekonomik olarak az eğitimli, evlilik hayatında hiç mutlu olmamış, çocuğunun uzakta olmasını fırsat bilip de evden ayrılan ve bu durumda olup da bunu gerçekleştiremeyen binlerce belki de milyonlarda Türk kadınının hayalini gerçekleştirmiş bu romanda. Bunu yapmak hem maddi, hem de bir çok açıdan çok cesur ve çok zorlayıcı bir karar olmasına rağmen, demek ki ne yaşadı ve buna karar verip bilinmeyen bir yolculuğa çıkmak için tüm hayatını tehlikeye atmış bir karakterin hayatı ile buluşturuyor bizi. Ülker karakterinin kalacak yeri olmadan, parası olmadan nasıl hayatına devam ettiği, buna nasıl bir çözüm bulduğu ve bu çözümün beraberinde neler getirdiğini de okudukça onunla birlikte yaşıyorsunuz onun duygularını. Evden ayrılıp bir nevi “özgür” olan karakter, kocasının kendisini bulma korkusu ile bir hastanenin içine sıkışıp kalarak, hayatını burada “yaşamaya çalışıp” kah komik, kah hüzünlü kah da şaşırtıcı bir çok tecrübeden geçiyor.

Kitabın genelinin bana biraz olumsuz bir his verdiğini söylemek istiyorum ama tabi ki hayatla, yaşadıklarımızla ilgili her şeyin güzel de olmadığını biliyorum. Hayatının bir kesitini, onunla birlikte yaşadığımız bu karakterin durumu, Türkiye’de kadınların bir çok sorununu aslında dolaylı olarak da işliyor denilebilir.  Tabi karakterin tam da belli olmayan ancak az eğitimli olduğunu anladığınız bir kişiliği varken bazı durumlar karşısında söylediği bilgece lafların bir tezat oluşturduğunu da eklemem lazım.

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir